NOT : Bu yazı 1989 yılında yazılmıştır.
Bir yöneticiye ihtiyacınız var. İlan vermişsiniz ve önünüze iki aday gelmiş. Adaylardan biri 1.79 cm. boyunda, 75 kilo ağırlığında. Diğeri yine aynı boyda, 95 kilo ağırlığında. İkisi de iyi bir işe girme arzusuyla şık giyinmiş. İki aday da sizin aradığınız akademik ve kültürel özelliklere sahip. Yabancı dil ikisinde de eşit. Yani aralarında sadece kilo ve görünüm farkı var. 75 kilo olan daha estetik, daha şık. 95 kilo olan sohbet ederken terliyor...
Aslında 75 kilo olandan belki de yetenek olarak hiç eksiği yok.
Hangisini işe alırsınız?
Hiç kuşku yok ki, 75 kilo olan işi elde edecektir. Çünkü daha estetiktir. Şirketi daha şık temsil edebilir. Ayrıca bu aday belli ki beslenmesine, kilosuna, dolayısıyla sağlığına bu kadar dikkat edebildiğine göre, sizin işlerinize de aynı dikkat ve özeni gösterecektir. Seçim asla yanlış olmayacaktır. Bu örnek, beslenmenin insanın varoluşunda sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamında ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuyor mu ?
Peki siz kilonuza dikkat ediyor musunuz ?
Öyle ya!...Siz eleman seçiminde bu kadar titiz ve hassas davranıyorsanız, önce sizin kilonuza karşı özenli olmanız gerekir. Kim bilir belki de elemanlarınız sizi örnek alıyorlardır.
Estetik!...Çağın lokomotiflerinden biri. Artık insanlar parti liderlerinin bile yalnız fikirlerine değil, fiziksel görünümlerine de bakıyor. Siyasi karizmanın dinamiklerinden biri de sağlıklı beslenme ile elde edilen estetik görünüş. Bu nedenle batı ülkelerinde parti liderleri, kamuoyunun önüne çıkmadan önce yoğun bir diyet programından geçiriliyor.
ileri teknolojiyle modernliğe ve de bir nebze daha olsun rahata ulaştıkça, eskiden olduğundan daha fazla diyet problemi ile karşı karşıya kalıyoruz. İnsanları eskiden siyasi diktatörlükler baskı altında tutuyordu, şimdi bu diktatörlüklerin yerini fazla kilolar aldı. Çoğumuz bu istenmeyen kilolar altında ezilmekteyiz ve bu problemi çözmüş, yeterli ve dengeli beslenerek hem sağlığını hem de fiziksel görünümünü korumayı başaran insanları, gizli bir kıskançlıkla seyretmiyor muyuz?
Taş Devri, Tunç Devri derken...
insanoğlu geldi, "Diyet Devri"ne dayandı...
Geleceğin insanı, beslenmenin önemini kavramalı ve bu konuda kendisini eğitmelidir. Artık yeterli ve dengeli beslenmenin sadece bir sağlık zorunluluğu değil, bir kültür zorunluluğu olduğu bilinmelidir.
Zira kendi sağlığına özen göstermeyen insanların, toplu taşıma araçlarında başkalarından daha fazla yer kaplamaya da hakları olmasa gerek !.. Devlet, 70 kiloluk bir vatandaşla, 140 kiloluk bir vatandaşı otobüste yahut trende taşırken, aynı ücreti alıyor ama aslında 140 kiloluk vatandaşı taşımak için kuşkusuz yüzde 50 daha fazla enerji sarf ediyor.
Ayrıca iki kişilik, otobüs, vapur, tren koltuğunda fazla kilolu vatandaşın 1 buçuk kişilik yeri kaplayıp, size sadece yarım kişilik yer bırakması sizin rahat oturma hakkınızı elinizden almıyor mu ? Sizin burada ki tek suçunuz yeterli ve dengeli beslenmeye önem vererek kilonuzu ve de dolayısıyla sağlığınızı koruyor olmanız.
Hiç kimse sırf dengeli beslendiği için, iki kişilik koltuklarda ezilmek zorunda kalmamalıdır.
Hiç kuşku yok ki, diyetetik bilimi bir gün salt ilaca dayalı tıbbın yerini alacak ve gerek insan sağlığının korunmasında, gerekse çağın hastalıklarının tedavisinde başköşeye oturtulacaktır. Çağın en büyük derdi aşırı kilo, hatalı beslenme ve bunlardan kaynaklanan mutsuzluğa bir nebze olsun karşı koyabilmek için, gerek kendi çabanızı ortaya koymaktan, gerekse profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.
Milyonlarca insanla bir arada yaşıyorsak, kendinize sırf kendiniz için değil, başkaları adına da özen göstermek zorunda olduğunuzu hatırlatmak isteriz.